Organik gıda sektörü, son yıllarda tüketicilerin sağlık ve beslenme alışkanlıklarında yaşanan köklü değişimlerle birlikte hızla büyüyen bir pazar haline geldi. Bu değişim, özellikle COVID-19 sonrası dönemde daha da belirginleşirken; organik ürünlere olan talep artışı, sektördeki markaları yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler üretmeye yöneltti. Humm Organic, bu dönüşümün öncü markalarından biri olarak hem çocuklar hem de yetişkinler için sağlıklı atıştırmalık seçenekleri sunarken, organik gıda pazarında lider konumunu koruyor. Humm Organic Pazarlama Grup Müdürü Ayşe Sarımehmet Barsan ile yaptığımız bu röportajda; markanın büyüme stratejilerini, organik gıda sektöründeki trendleri ve tüketici beklentilerini nasıl karşıladıklarını detaylı bir şekilde ele aldık.
Sizi ve Humm Organic’i daha yakından tanıyabilir miyiz?
Ben Ayşe Sarımehmet Barsan. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Maltepe Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisans eğitimimi tamamladım. Pazarlama alanında 14 yılı aşkın deneyime sahibim. Profesyonel iş hayatıma Duru Gıda bünyesinde başladım; sırasıyla Pazarlama ve Halkla İlişkiler Uzmanı, Pazarlama Müdürü olarak görev yaptım. 2019’da Lorbi PR Tanıtım ve Halkla İlişkiler firmasında Müşteri İlişkiler Direktörü, ardından Pınar Su ve İçecek’te Marka Müdürü görevlerini üstlendim. 2022 yılında Pazarlama ve İş Geliştirme Müdürü olarak göreve başladığım Humm Organic’te şu an Pazarlama Grup Müdürü olarak çalışıyorum.
Humm Organic, 2017 yılında çocuklarının sağlıklı beslenmesine adanmış bir misyonla, kendi annelik deneyimlerinden ilham alan üç başarılı iş kadını tarafından kuruldu. Çocukların sağlıklı beslenmesi ve gelişimlerine pozitif katkıda bulunmak için yola çıktı ve kısa sürede yetişkinlerin de ilgisini çekerek geniş bir kitleye hitap eden sağlıklı atıştırmalık markası oldu. Bugün, diyet yapanlardan sporculara, veganlardan glütensiz beslenenlere kadar herkesin tercih ettiği bir markayız. Bulunduğumuz kategoride en geniş ürün gamına sahibiz ve lider konumdayız.
“COVID-19 Sağlıklı Beslenme Bilincini Artırdı!”
COVID-19 sonrası sağlıklı beslenme bi-lincinin artmasıyla birlikte organik gıda tüketiminde nasıl bir değişim gözlemlediniz? Bu değişim Humm Organic’in büyüme stratejilerini nasıl etkiledi?
COVID-19 süreci, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlık bilincinin hızla artmasına neden oldu. İnsanlar bu dönemde bağışıklık sistemlerini güçlendirmek ve genel sağlıklarını korumak için beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmeye başladı. Bugün artık tüketiciler sadece ne yediklerine değil; yedikleri gıdaların nasıl üretildiğine, içeriğinde neler olduğuna da çok daha fazla dikkat ediyor. Bu değişimi fark eden gıda endüstrisi, taleplere yanıt olarak daha sağlıklı ve doğal ürünler üretmeye yöneldi. Böylece organik gıda pazarı küresel çapta büyüme gösterdi.
Bu bilinçlenme dalgası, Humm Organic olarak bizim büyüme stratejilerimizi de etkiledi. Ürün yelpazemizi genişlettik ve farklı tüketici segmentlerinin ihtiyaçlarına yönelik yeni ürünler geliştirdik. Büyüme ivmemizi önemli ölçüde artırdık ve organik atıştırmalık pazarındaki lider konumumuzu daha da güçlendirdik.
“Organik Gıda Pazarı Hızla Büyüyor!”
Küresel organik gıda pazarının hızla büyüdüğü görülüyor. Humm Organic olarak Türkiye’deki organik atıştırmalık pazarında nasıl bir konumlanma hedefliyorsunuz ve bu büyüme trendini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Küresel organik gıda pazarı büyüklüğü, 2023 yılında 177,08 milyar dolar, 2024 yılında ise 199,35 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2032 yılına kadar pazar büyüklüğünün 529,64 milyar dolara çıkacağı öngörülüyor. Avrupa, 2023 yılında %44,17’lik bir pazar payıyla organik gıda pazarına hakim oldu. Geçtiğimiz iki yılda gerçekleşen küresel büyüme trendinin bu yıl da devam edeceğini öngörüyoruz.
Türkiye’de ise organik gıda ve sağlıklı atıştırmalık pazarı, gelişme alanları oldukça fazla olan, henüz doygunluğa ulaşmamış ve günden güne büyüme trendini sürdüren bir pazar. 2025 yılında ülkemizde de küresel trende paralel bir büyüme bekliyoruz.
Bu verileri göz önünde bulundurarak, potansiyel tüketicileri organik ürünler tercih etmeye yönlendirmenin ve bununla birlikte pazarın sürdürülebilir büyümesini sağlamanın mümkün olduğuna inanıyorum. Sektörümüzdeki büyümenin 2025’in ilk 6 ayında da artarak devam edeceğini öngörüyoruz. Humm Organic olarak, Türkiye’deki organik atıştırmalık pazarında lider konumumuzu koruyarak, sektörün gelişimine öncülük etmeyi ve daha fazla tüketiciye ulaşmayı hedefliyoruz.
Bitki bazlı ürünlere olan talep küresel olarak artıyor. Humm Organic olarak bu trendi nasıl değerlendiriyorsunuz ve bitki bazlı ürünlerin portföyünüzdeki yerini nasıl genişletmeyi planlıyorsunuz?
Dünyada gelişmiş ülkelerin et, süt, peynir gibi hayvansal proteinlerin yerini alacak olan alternatif bitkisel bazlı proteinler için önemli yatırımlar mevcut. Vegan pazarı da bu sayede büyüme gösterecek. Bizim de ürünlerimizin neredeyse tamamı vegan. 2025’in ilk çeyreğinde ürün yelpazemizi genişleterek bu sayıyı daha da artırmayı hedefliyoruz. Pazarın ihtiyaçlarına göre hem ürün çeşitliliğimizi hem de vegan seçeneklerimizi geliştireceğiz.
Organik gıdaların lezzet konusunda da öne çıktığı belirtiliyor. Humm Organic ola-rak ürünlerinizin lezzetini nasıl optimize ediyorsunuz ve bu konuda tüketicilerden nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Humm Organic’i sektördeki diğer markalardan ayrıştıran en önemli özelliklerden biri, lezzet odaklı yaklaşımı. Maalesef, sağlıklı ürünlerin lezzetli olmadığına dair yaygın bir kanı var ve Humm Organic ürünleri, temiz içerikli ve lezzetli formülleriyle bu algıyı kırmayı başardı. En sık aldığımız geri bildirimler, tüketicilerin ürünlerimizi tadınca “bu kadar sağlıklı bir ürünün bu kadar lezzetli olmasına şaşırdıkları” yönünde. Özellikle çocuklar için geliştirdiğimiz ürünlerde, ebeveynlerin “nihayet çocuğumun severek yediği sağlıklı bir atıştırmalık buldum” şeklindeki yorumları bizi çok mutlu ediyor ve doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.
Ürünlerimizi, gıda ve kalite mühendislerimizin denetiminde, “temiz beslenme” prensibiyle üretiyoruz. %100 organik Humm’lar, hiçbir katkı maddesi, şeker, renklendirici ve koruyucu içermiyor.
Twentify Araştırma şirketiyle yaptığınız pazar araştırmasında, tüketicilerin organik atıştırmalıkları özellikle çocukları için tercih ettiği görülüyor. Humm Organic olarak çocuklar için ürün geliştirirken nelere dikkat ediyorsunuz?
Günümüzde bilinçli ebeveynler, çocuklarının sağlıklı gelişimi için organik beslenme kültürünü benimsiyor. Bu farkındalık, çocuklarımızın tüm yaşamını etkileyecek önemli bir yatırım. Çünkü erken yaşlarda edinilen sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme alışkanlıkları, ilerleyen yıllarda güçlü bir bağışıklık sistemi ve daha kaliteli bir yaşam anlamına geliyor. Bilimsel araştırmalar, organik ürünlerin besin değerlerinin daha yüksek olduğunu kanıtlıyor. Bu ürünler, çocuklarımızın gelişim döneminde ihtiyaç duydukları tüm besin öğelerini doğal yollarla almalarını sağlıyor. Hareketli ve gelişim dönemindeki çocuklar, enerjilerini hızla tüketir. Bu dönemde tüketilen gıdaların kalitesi ve saflığı, çocuğun gelecekteki sağlığını şekillendirir. Organik gıdalar, içerdikleri yüksek besin değerleri ve doğal aromalarıyla çocukların hem sağlıklı gelişimine katkıda bulunuyor hem de doğal tatları keşfetmelerini sağlıyor.
Biz, tüm ürünlerimizi “temiz beslenme”ye uygun formüle ediyoruz. Hiçbir katkı maddesi içermeyen, %100 organik Humm’lar, bu özellikleriyle gelişme çağındaki çocukların beslenmesinde önemli rol oynuyor. Kraker ve grissiniden kahvaltılık gevreğe, kurabiyeden keke, her damak zevkine hitap eden geniş bir ürün portföyümüz var. Henüz çok yeni, pazarda bir ilki temsil eden portakallı ve çilekli organik kurabiyeleri de portföyümüze ekledik. Öyle ki çilekli kurabiyenin bir benzeri yok, portakallı kurabiyenin ise organiği yok… Yani Türkiye’de bir ilk. Portakal tozu, çilek püresi, organik buğday unu ve elma suyu gibi tamamen doğal bileşenlerle hazırlanan kurabiyeler, gıdalara tat ve koku vermek amacıyla kullanılan aroma vericileri dahi içermiyor.
Organik tarım ve temiz içerik konusunda Humm Organic’in üretim süreçlerinde nelere dikkat ediyorsunuz?
Organik gıda tanımından anlaşılacağı üzere organik tarım; ürünlerin herhangi bir kimyasal madde veya yapay gübre kullanılmadan, doğal gübre ve mekanik yöntemlerle yetiştirilmesine deniyor. Organik gıdada, üretimin hiçbir aşamasında kimyasal kullanılmıyor ve üretiminden tüketimine kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı. Bu bireysel katkılarının yanı sıra organik tarım; çevre kirliliğini ve toprak erozyonunu azaltmayı, suyu muhafaza etmeyi, toprağın verimliliğini artırmayı ve enerji tüketimini azaltmayı hedefliyor. Biz de Humm Organic olarak, üretimden tüketime organik zincirde üretim yapıyoruz.
Tüketicilerin organik ürünlere olan güvenini sağlamak için sertifikasyon süreçleri büyük önem taşıyor. Humm Organic’in ürünlerinde kullandığı üç aşamalı sertifikasyon sürecini biraz daha detaylandırabilir misiniz?
Ürünlerimizde kullanılan içeriklerin tamamı organik sertifikalı. Ham maddeleri, güvenilir ve sürdürülebilir kaynak üreticilerden tedarik ediyoruz. Ürünlerimizde üç aşamalı bir sertifikalandırma var. Birincisi, tüm ham maddelerin organik sertifikası olması; ikinci aşamada, üretilen nihai ürünün de organik sertifikası olması gerekiyor. Uçtan uca sıkı bir denetimden geçerek, son aşamada ürünlerin satışında da organik sertifika alıyoruz. Ürünlerimiz, Alman menşeili organik sertifika kuruluşu CERES tarafından denetlenip sertifikalandırılıyor.
Organik atıştırmalık pazarında rekabet oldukça yoğun. Humm Organic olarak rakiplerinizden nasıl ayrışıyorsunuz ve bu rekabette öne çıkmak için hangi benzersiz değer önerilerinizi ön plana çıkarıyorsunuz?
Humm Organic olarak, organik atıştırmalık pazarında kendimizi birkaç temel alanda farklılaştırıyoruz. En önemli ayrışma noktalarımızdan biri, pazarda en geniş ürün gamına sahip olmamız. Ürün gamımızdaki bu çeşitlilik, tüketicilere günün her saatinde sağlıklı seçenekler sunmamızı sağlıyor.
İkinci büyük farkımız, tüm ürünlerimizin “temiz beslenme” felsefesine uygun olarak formüle edilmesi. Gerçek temiz içeriğin ne olduğunu gösteriyoruz. Özellikle çocukların gelişim döneminde son derece önemli olan bu yaklaşım, ebeveynlerin güvenini kazanmamızı sağlıyor.
İnovasyon konusundaki kararlılığımız da bizi rekabette öne çıkarıyor. Türkiye pazarında ilklere imza atıyoruz; portakallı ve çilekli organik kurabiyelerimiz bunun en büyük kanıtı.
Son olarak, Türk damak tadına uygun lezzetlerimiz, bizi global rakiplerden ayırıyor. Sağlıklı ürünlerin lezzetli olmadığına dair yaygın algıyı yıkarak, hem sağlıklı hem lezzetli ürünler sunabildiğimizi kanıtlıyoruz. Bu da tüketicilerin markamıza olan bağlılığını artırıyor ve tekrarlanan satın alma davranışını teşvik ediyor.
Organik gıda pazarında tüketicilerin fiyat hassasiyeti oldukça yüksek. Humm Organic olarak hem kaliteli hem de uygun fiyatlı ürünler sunmak için nasıl bir denge kuruyorsunuz?
Organik gıdada en büyük maliyet kalemi hala ürün hammaddesi. Hammadde maliyetlerini düşürebilmek ve Türkiye’de organik ham maddeyi daha kolay bulabilmek için tedarikçilerle sürekli temas halindeyiz. Tüketicilerimize erişebilecekleri fiyatları sunarken, aynı zamanda paydaşlarımızı da destekliyor, onlarla büyümeyi hedefliyoruz.
Humm Organic olarak, sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ederek organik ürünlere erişim kolaylığı sağlamayı ve böylece tüketici bilincini yükseltmeyi önemli bir görev olarak görüyoruz. Bu hedefe ulaşmak için çeşitli stratejiler uyguluyoruz. Öncelikle, tedarik zinciri optimizasyonu ve verimli üretim süreçleri sayesinde maliyetlerimizi kontrol altında tutuyoruz. Bununla birlikte, sürdürülebilirliği odağına almış bir firmayız. Organik tarım yapan üreticilerle uzun vadeli iş birliği anlaşmaları yaparak hem onların sürdürülebilir üretimini destekliyor hem de ham madde fiyatlarında istikrar sağlıyoruz. Ürün portföyümüzü farklı fiyat segmentlerini kapsayacak şekilde çeşitlendirerek, her bütçeye uygun organik alternatifler sunuyoruz. Ayrıca, farklı satış kanallarında düzenlediğimiz promosyonlar ve kampanyalarla, tüketicilere ürünlerimizi daha uygun fiyatlarla deneme fırsatı veriyoruz.
Yine sürdürülebilirlik hassasiyetimiz doğrultusunda, ürünlerimizi bir çocuğun tüketebileceği porsiyon miktarlarına göre ayarlıyoruz; bu sayede ürün de ziyan olmamış oluyor.
Tüm bu çabalarımızın temelinde, kaliteden ödün vermeden daha fazla insanın organik ürünlere erişimini kolaylaştırma misyonumuz yatıyor. İnanıyoruz ki; fiyat-kalite dengesini doğru kurarak, organik ürünlerin lüks değil, herkesin ulaşabileceği temel bir ihtiyaç olduğu algısını yaygınlaştırabiliriz.
Humm Organic’in satış kanallarını genişletme hedefinizden bahsettiniz. Özellikle yurt dışına açılma planlarınızda hangi ülkeleri hedefliyorsunuz ve bu süreçte nasıl bir strateji izliyorsunuz?
Humm Organic, Türkiye genelinde tüm ulusal zincir marketlerde ve online satış kanalları olmak üzere her noktada tüketicisine ulaşabilen bir marka. Hedefimiz, bu ağı daha da yaygınlaştırarak, tüm satış kanallarında tonajda çift haneli büyümeyi sağlamak. Büyük zincir marketlerle birlikte yerel zincir marketlerde ve bunun yanı sıra tüm online pazar yerlerinde varız. Bunlarla birlikte, kendi online satış kanalımız da bulunuyor. Bu yılki hedefimizde, farklı satış kanallarına da girerek ürünlerimizin bulunurluğunu daha da artırmak var.
Son 3 yılda 3 kat büyüme elde ettik; önümüzdeki 5 yıl içinde hedefimiz 5 kat büyümek. 2025’teki iş planımızın başında, ihracat tarafında büyümek var. İlk yıl itibarıyla ciromuzun yaklaşık yüzde 10’unun ihracat kaynaklı olacağını öngörüyoruz.
Markanızı kuşaktan kuşağa aktarılabilir bir değer haline getirmek adına nasıl bir iletişim ve pazarlama stratejisi izliyorsunuz?
Humm Organic olarak, “love brand” olma hedefimize ulaşmak için bütünsel bir iletişim ve pazarlama stratejisi uyguluyoruz. Amacımız, ürünlerimizle büyümüş olan, gençliğinde bizim ürünlerimizi tüketen ve ebeveyn olduğunda da çocuklarına Humm ürünlerini güvenle verebilecek, kuşaktan kuşağa aktarılan bir marka olmak.
Tüketicilerimizin duygusal bağ kurduğu bir marka hikâyemiz var. Markamızın kuruluş hikâyesinde yer alan anne deneyimlerimizi ve çocuklarımız için en sağlıklı beslenme alternatiflerini arama çabamızı samimi bir şekilde paylaşıyoruz. Bu hikâye, özellikle ebeveynlerde güçlü bir duygusal rezonans yaratıyor ve markamızla empati kurmalarını sağlıyor.
Sosyal medya platformlarımızda, özellikle beslenme uzmanlarıyla interaktif içerikler üreterek, tüketicilerimizle sürekli diyalog halinde olmaya özen gösteriyoruz. Çocuklar için düzenlediğimiz etkinlikler ve atölyelerle, markayla erken yaşta tanışmalarını ve pozitif deneyimler yaşamalarını sağlıyoruz. Bu sayede, gelecekte de markamızı tercih etmeleri için güçlü bir temel atıyoruz.
Satış noktalarında, ürünlerimizin ayırt edici özellikleriyle öne çıkmasını sağlayan ambalaj tasarımlarımız ve raf düzenlerimizle, tüketicilerimizin markamızı kolayca tanıyıp tercih etmelerini kolaylaştırıyoruz.
Belki de en önemlisi, vaatlerimizi tutarak ve ürün kalitemizden asla ödün vermeyerek, tüketicilerimizin güvenini kazanıyoruz. “Love brand” olmanın temelinde güven olduğuna inanıyoruz ve bu güveni her temas noktasında pekiştiriyoruz.
Tüm bu stratejilerimizle, Humm Organic’i sadece bir ürün değil, sağlıklı bir yaşam tarzının ve bilinçli tüketimin sembolü haline getirerek, kuşaktan kuşağa aktarılan değerli bir miras olmayı hedefliyoruz.
Editörün Notu: Humm Organic, organik gıda sektöründe sadece ürünleriyle değil; aynı zamanda sürdürülebilirlik ve tüketici odaklı yaklaşımıyla da öne çıkıyor. Ayşe Sarımehmet Barsan’ın liderliğinde marka, hem yerel hem de global pazarlarda büyüme hedeflerini gerçekleştirirken; tüketicilerin sağlıklı beslenme ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyor. Organik gıda pazarının geleceğine dair umut verici projeksiyonlar, Humm Organic’in bu alandaki liderliğini daha da pekiştirecek gibi görünüyor. Tüketicilerin sağlıklı ve lezzetli atıştırmalık arayışında Humm Organic, hem bugün hem de gelecek nesiller için güvenilir bir tercih olmayı sürdürecek.